Doğuşundan Günümüze Bektaşilik
1989-90 yıllarında acemi birliğini Sivas’ta, usta birliğini de Tokat’ta olmak üzere sekiz aylık kısa dönem askerlik yaptım. Tokat’ta usta birliğinde aslen Erzincanlı bir Alevi olan ve İstanbul da ikamet eden Hüseyin adında bir arkadaşım oldu. Alevi ve Bektaşiliğe olan merakım işte bu dönemde başladı.
Askerlik dönüşü, konuyla ilgili ilk okuduğum kitaplardan biri Prof. Dr. Esat Coşan’ın Makalat-ı Hacı Bektaş-ı Veli adlı çalışmasıydı. Bu kitap kaynak gösterilerek Hacı Bektaş-ı Veli şer’i emirlere uyan Sünni bir derviş olarak tarif edilmiştir. Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde yayımlanan Hacı Bektaş-ı Veli maddesinde ve diğer bazı eserlerde Coşan’ın aksine Hacı Bektaş-ı Veli gayri Sünni bir derviş olarak anlatılmıştır. Bu iki farklı bakış açısı o zaman çok dikkatimi çekmişti. Fakat uzun bir süre bu farklılığın sebebini etraflı bir şekilde araştırma fırsatı bulamadım.
Bektaşiliği anlamaya başlamam 2004’de İréne Mélikoff’un yazdığı Hacı Bektaş Efsaneden Gerçeğe adlı eserle başladı ve 2020’ye kadar konu hakkındaki kabul görmüş belli başlı eserleri okumaya devam ettim.
Okumalarım esnasında tuttuğum notlar günden güne artarak önemli bir boyuta ulaştı. 2020 yılı mart sonu covid-19 salgını dolayısıyla günlerce eve kapanınca, bunu fırsat bilip çalışmalarımı kitaplaştırmayı düşündüm. Önceki notlarımı ve okumalarımı gözden geçirerek işe başladım. Salgının başlangıcından bugüne kadar Bektaşilik hakkında daha önce okumadığım ve sonradan basılmış kitapların birçoğunu (Türkçeye tercüme edilmeyenler hariç) okudum. Çalışmamda faydalandığım kaynakların tamamına yakını akademik çalışmalar olup çok az kısmını da konunun birinci elden kaynağı olan Bektaşi babalarının-şeyhlerinin eserleri oluşturmaktadır.